Sosyal Bilimlerde Ekonomi- Politik Yazılar

View/ Open
Access
info:eu-repo/semantics/openAccessDate
2021Author
Bostan, AzizHaydaroğlu, Ceyhun
Zeren, Feyyaz
Karahan, Mehmet
Atalan, Abdulkadir
Demirgil, Bünyamin
Ayla, Dilara
Ürüt Saygın, Serap
Özkan, Tülay
Yılmaz, Veysel
Birol, Yunus Emre
Erkmen, Ayşe
Çetin, Dilşad Tülgen
Eşidir, Kamil Abdullah
Yurtkuran, Süleyman
Çidem, Turan
Kılıç, Doğan
Korkmaz, Filiz
Metadata
Show full item recordAbstract
İşsizlik ve enflasyon ekonomilerin en önemli sorunları içerisinde yer
almaktadır. Philips eğrisi kapsamında işsizlik ile enflasyon oranı
arasındaki ters yönlü ilişkinin varlığına yönelik literatürde tartışmalar
bulunmaktadır. Bu çalışmada işsizlik oranı ile enflasyon oranı
arasındaki ilişki Philips eğrisi kapsamında Türkiye ekonomisinin
2000-2019 dönemi için zaman serisi analizi ile araştırılmıştır.
Çalışmanın analiz sonucunda değişkenlerin uzun dönemde
eşbütünleşik olduğu ve işsizlik oranından enflasyon oranına doğru bir
nedensellik ilişkisinin olduğu tespit edilmiştir.
İşsizlik ve enflasyon makroekonomik politikaların ana hedefidir ve bu
ikili refahı düşüren unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. İşsizlik ve
enflasyon değişkenlerinden herhangi birinin daha yüksek seviyesinin
refah üzerinde olumsuz bir etkisi vardır. Artur Okun işsizlik ve
enflasyon oranlarının toplamını sefalet endeksi olarak tanımlamıştır.
İşsizlik ve enflasyon günümüzde de her platformda çok fazla tartışma
konusu yapılmaktadır.
Bir ekonomin doğal yapısında, iktisadi dalgalanma sürecinde ve
özellikle kriz dönemlerinde karşı karşıya olduğu işsizlik ve enflasyon
gibi iki temel sorunu vardır. Bu sorunlar ikiz sorun olarak da
isimlendirilmektedir. Enflasyon ve işsizlik arasındaki ilişki her daim
tartışmalı bir konu olmuştur. Ekonomi ile uğraşanlar tarafından
enflasyon ile işsizlik olgusu arasında bir ilişkinin olduğu geçmiş
dönem verilerinden faydalanılarak yıllardır ileri sürülmektedir. Bu
8 SOSYAL BİLİMLERDE EKONOMİ-POLİTİK YAZILAR
nedenle, enflasyon ile işsizlik arasındaki içsel bağlantı
makroekonomin klasikleşmiş konuları arasında yer almaktadır.
Geçekten de veriler, geçmişte işsizliğin fiyat seviyeleri yükseldiğinde
daha düşük olduğunu veya başka bir ifadeyle veriler enflasyonun
olduğu ekonomide düşük işsizlik seviyelerine sahip olduğunu açıkça
göstermektedir. Enflasyon ile işsizlik arasındaki bu ilişki, uygulamalı
analizler ile gözlemlenebilir ama kullanılan verilere bağlı olarak farklı
ve karışık sonuçlar da verir.
Enflasyon ve işsizlik arasındaki ilişkide ve makroekonominin
vazgeçilmezleri arasında kendi soyadıyla anılan Phillips eğrisi, Alban
William Housego Phillips’in 1958 yılında yazdığı makalesi ile ortaya
konulmuştur. Model fiyat istikrarı ve istihdam arasındaki ilişkide bir
değiş tokuş olduğunu göstermektedir. Enflasyon ve işsizlik arasında
ters yönlü ilişki, tek denklemli olarak ampirik bir eğri ile gösterilmiştir
(Phillips, 1958). Daha düşük işsizlik oranına yüksek enflasyon
pahasına ulaşılır veya tersi durum gibi bir sonuç ekonomi açısından
istenmeyen bir durumdur. Enflasyon ile işsizlik arasındaki ilişki
Phillips’in bulguları sonucunda bir tartışma ve bunun politika
sonuçları üzerine uzlaşılamayan ortam meydana getirmiştir.
Tartışmalarda birçok iktisatçı enflasyon oranı ile istihdam (işsizlik)
oranı arasındaki ilişkiye yorum yaparak konuya dair birçok katkıda
bulunulmuştur. Bu katkılarda artık enflasyon ve işsizlik oranları
arasında bir seçim yapmak yönünde tercih ortaya çıkmıştır. Bu iki
kavram arasındaki oran kombinasyonları göz önüne alındığında
politika yapıcılar bir dizi değiş ve tokuş yapma noktasına geldiler. Bu
9
ilişkinin doğası gereği çok sayıda politika sorunu kapsamlı bir şekilde
incelenmiş ve tartışılmıştır. Hükümetler enflasyonu düşürmeye
çalışırlarsa durum ne olacak veya işsizliği azaltmaya çalışırlar ise
durum ne olacak, enflasyonist politikaların neden kaçınılmaz bir
işsizlik ve durgunluğa yol açıyor gibi bir sorular ekonomide istikrar
politikası sağlama konusunda çatışmalı bir ortam meydana getirmiş ve
getirebilecektir. İstikrar politikası genellikle hem enflasyon hem de
işsizlikle savaşmaya veya önlemeye yöneliktir. Sonuç olarak politika
yapıcılar enflasyonu bir miktar düşürmeye çalışırlarsa işsizliğin ne
kadar artacağını bilmek isterler. Bu ilişki aynı zamanda birçok
Keynesyen modelinde enflasyon tahmininde anahtar rol
oynamaktadır.
Tüm ekonomiler için ideal olan ekonominin başta gelen enflasyon ve
işsizlik gibi sorunlarından kurtulmaktır. Fakat kısa dönemde bu iki
sorun arasındaki ters yönlü ilişki, ekonomi için kurtulma durumuna
imkân vermez. Başka bir ifadeyle kısa dönem için işsizliği artırmadan
enflasyonu azaltmak, enflasyonu artırmadan işsizliği azaltmak
mümkün görünmemektedir. Genel itibariyle bir ekonomide işsizlik ve
enflasyon arasındaki ters yönlü ilişki kısa dönemde kabul görürken,
uzun dönemde enflasyon ve işsizlik arasında bir değiş-tokuşun
olmadığına vurgu yapılmaktadır (Yıldırım vd., 2007: 347).
Çalışmanın yapılmasında enflasyon ve işsizliğin başta gelişmekte olan
ülkeler olmak üzere tüm dünyada makroekonomik sorunlar arasında
yer alması ve Türkiye’deki en önemli iki makroekonomik sorun
olarak devam ediyor olması etkili olmuştur. Bu çalışmada, Türkiye
10 SOSYAL BİLİMLERDE EKONOMİ-POLİTİK YAZILAR
ekonomisinde enflasyon ile işsizlik arasındaki ilişki 2000-2019
dönemi için zaman serileri analizi ile incelenecektir. Çalışma, giriş ve
sonuç bölümleri hariç üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk
bölümünde enflasyon ve işsizlik kavramının kavramsal çerçevesine,
ikinci bölümünde enflasyon ve işsizlik ile ilgili yapılan literatür
çalışmalarına ve üçüncü bölümünde ise analiz yöntemlerine ve yapılan
analizler neticesinde elde edilen bulgular açıklanacaktır.
URI
https://iksadyayinevi.com/home/sosyal-bilimlerde-ekonomi-politik-yazilar/https://hdl.handle.net/20.500.12881/12813